İçeriğe geç

Kalem isim midir ?

Kalem İsim Midir?

Hayatımda bir an vardı; sanki zaman durmuş, kalemim de bir parça olmuştu. Ama şimdi, yıllar sonra düşünüyorum da; o an, belki de kalemimin bir ismi olduğuydu. “Kalem isim midir?” sorusunu düşünmek, bana en derin duygularımı hatırlatıyor.

Bir Yıldızın Kayışı

Kayseri’nin karanlık sokaklarında, ilk defa yalnız kalmıştım. Bazen o anlar vardır ya, sanki dünyadan uzaklaşırsınız, bütün olan bitene karşı bir öfkeniz, bir hayal kırıklığınız vardır. O anları hatırlamak zor, çünkü zaman kaybolur. Ama ben yine de o günü hatırlıyorum; küçük bir kahve dükkanında, hiç tanımadığım birinin bana verdiği kalemle yazmaya başladım.

Bütün gece yazmak, içimdeki buğulu duyguları kağıda dökmek istemiştim. O yazı, bana yalnızca içimdeki acıyı ifade etmeyi değil, aynı zamanda bir tür arayışa çıkmayı da vaad ediyordu. Yazıyı bitirdiğimde, gözlerim bulanık, ellerim terliydi. Ama kalemim, bana o yazıda bir şey daha vermişti: bir isyanın ve bir yolculuğun simgesini. O kalemin bir ismi olmalıydı.

Kalemin Gücü

Bazen, bir şeyin ismi olur ya, onu her gördüğünüzde bir anlam ifade eder. O gün de, yazdığım her kelimeyle, her harfle birlikte kalemim de kendine bir kimlik kazandı. Bunu fark etmek garipti. Kalemimin adını koymadım; ama her yazdığımda, onunla sanki bir konuşma yapıyordum. O an, kelimelerim sanki daha güçlüydü. Sadece kağıda yazmak değil, her harfi hissederek yazıyordum. Kalemim benim içimi, dışımı, her şeyimi anlattı.

Yazmak bir iletişim biçimiydi. Kalemimle aramdaki bağ o kadar güçlüydü ki, ona bir isim vermek, onu tanımlamak bana haksızlık gibi geliyordu. O kalem, sadece bir araç değil; duygularımın yansımasıydı. Onu bir isimle tanımlamak, belki de onu daha az, daha sıradan bir şey gibi hissettirebilirdi.

Hayal Kırıklığı ve Umut

Yazmanın gücünü, kendimi ifade etmenin sonsuz yolunu bir kez daha keşfettiğimde, bir hata yaptım. Kalemi düşünerek bir şeyler yazmaya başladım. Yani onu sorgulamaya başladım: “Kalem isim midir?” O an yazmak bana bir rahatsızlık verdi. Aslında sorunun cevabı basitti: Evet, kalem bir isim taşıyabilir. Ama ben, her zaman “kalem” kelimesini bir isim olarak değil, bir araç olarak düşünmüştüm.

O an hayal kırıklığına uğradım. Kalem, sadece bir araç değildi. O, bir yazarın duygularının aracısıydı. Ama arayışım bitmemişti. Belki de yazmanın, duygularımı tam olarak anlatmanın bir yoluydu. Her kelime, her satır beni bir adım daha ileriye götürüyordu. O an, hayatımda bir umut ışığı yanmaya başladı. Kalemim, bana her şeyin yeniden inşa edilebileceğini hatırlatıyordu.

Kalem ve Kimlik

Zaman geçtikçe, o eski kalemimi defalarca kaybettim. Ama her defasında yeni bir kalem buldum. Fakat bir noktada, fark ettim ki, kalemim yalnızca bir isim değil, kimliğim olmuştu. Kendi içimdeki soruları, korkuları, umutları kağıda dökmek, onları en doğru biçimde ifade etmek, içimdeki boşluğu doldurmak istiyordum.

Ve kalemim bana her seferinde aynı soruyu sorduruyordu: “Bunu yazmanın nedeni ne?” Şimdi, o kalemi aldığım her an, o günlerdeki halimi hatırlıyorum. Kayseri’nin karanlık sokaklarında yürürken, önümdeki yazılarına düşen ışıklar, bana umut veriyordu. Her kelimeyi yazarken, hayatımın daha net bir şekil alacağını hissettim. Kalemim ve ben, her gün bir adım daha ilerliyorduk.

Sonuç: Kalem Her Zaman Adını Bulur

Bugün, o kalemin bir ismi olmadığını düşünüyorum. Çünkü kalem bir isim taşımıyor; o, yazanın yansımasıdır. Kimlik, her kelimede, her satırda gizlidir. Kalem, yalnızca duygularınızı dışa vurma şeklinizdir. Ve bazen, bir kalem isimsiz olur, bazen de o ismi zamanla bulur.

Bugün, o eski kalemimi hatırlarken, her şeyin bir adı olduğunu fark ediyorum. Ama kalemin ismi de, yazdıklarımızın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Kalem, bir isim değil, bir anlam taşıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hipercasino şişli escort
Sitemap
https://betexpergiris.casino/ilbet giriş yaphttps://betexpergir.net/